25 Ağustos 2014 Pazartesi

Gözlerimi araladım;

içerideki güzel havanın sebebini hatırlamaya çalışıp gülümsedim, beni saran ellerine baktım. Sonra dünü hatırladım. Kavga ettiğimiz dünü. Beni incitmemek için gittiğin, birkaç saat sonra sakinleşerek gelip yanıma kıvrıldığın dünü. Mesafelerin tükendiği dünü. Sana baktım sonra, parmak uçlarından öptüğüm sana. Nasıl böyle kusursuz uyuyordun yanımda? Dudağının kenarındaki minik gamzen belli belirsiz duruyordu. Öpmemek için zor tuttum kendimi. Seni izledikçe tebessüm ettim. Yavaşça tamamen sana döndüm. Uzun uzun baktım güzelliğine. Öpülesi dudaklarında ellerimi gezdirdim, kirpiklerine baktım sonra. Seni uyandırmaya korkarak dudaklarımın uçlarıyla yavaşça dokundum onlara. Saçlarına dokundum, ellerimin son durağı da ellerin oldu. Boynuna yaklaştım yavaşça kokunu içime çektim. Ciğerlerimi kokunla dolduracak kadar derinlerime çektim. Nasıl güzel ben oldun. Kollarına bıraktığım anda kendimi, uyandın. Bana dakikalarca baktın. Hiçbir şey söylemeden, gözlerimin içine sadece baktın. Belki de beni nasıl sevdiğini düşündün. Saçlarımın içine sakladın kendini. Hayatının tüm gelgitleri işte tam da orada bitiyordu. Saçlarımdan öptüğün ben, hayatındım aslında.

9 Ağustos 2014 Cumartesi

Evrene Mesaj

Bir ten,
en fazla ne kadar özlenir?
Ne kadar hasret kalınır bir tene?
Tenine değmezse dudaklarım ölecekmişim gibi.

Anna

...
gidelim buradan.
senin masumiyetini, bilgelik zamanlarından kalma sırları, dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim.
hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.
ölelim diyecektim az kalsın. ölmeyelim. hiç ölmeyelim anna.
sarılalım diyecektim az kalsın. içimden böyle şeyler de geçiyor işte. sarılalım, dudakların…
tamam sustum.
...

1 Ağustos 2014 Cuma

Something

Belki de adamın kadının kalbini avuçlarının içine alarak ıslak dudaklarını milyonlarca kez öpüp teninde kaybolması yerine, kadın aynı adama defalarca ölüyordur.